1 Mayıs 2015 Cuma


Probiyotikler, intestinal sistemin mikrobiyel dengesini düzenleyerek konakçı sağlığı üzerinde yararlı etkileri olan, canlı mikrobiyel gıda katkılarıdır. İntestinal floranın probiyotik bakteri tüketimiyle desteklemesinin sağlık üzerindeki olumlu etkileri uzun yıllardır bilinmektedir. Karbon-hidrat bakımından zengin gıdalar, rafine besinler, çeşitli toksinler ve antibiyotikler, bağırsak florasının bozulmasına neden olur. Bunun için de dışarıdan kapsül veya toz şeklinde probiyotik tüketebiliriz. Normal floramızda doğal olarak özellikle de ince bağırsak ve kolon kısmına doğru 100 milyarca bakteri bulunmaktadır. Floradaki bazı bakteriler vücudumuz için B vitaminleri ve K vitaminleri sentezlenmesinde de görev alırlar. Daha sağlıklı bir yaşam sürmek, vücut direncini artırmak, intestinal düzensizliklerle ve hastalıklarla mücadele etmek için probiyotik tüketimini düzenli olarak hergün yapmalıyız. Besinlerle günlük alabileceğimiz miktar sınırlı kalır.

Probiyotik mikroorganizmaların en önemli grubunu laktik asit bakterileri oluşturmaktadır. Bunların içerisinde Bifidobacterium ve Lactobacillus türleri en yaygın olarak kullanılan probiyotik mikroorganizmalardır. Ayrıca bazı bakteri cinsleri ile maya ve küf türlerinden de probiyotik ürünlerin hazırlanmasında yararlanılmaktadır (Saccharomyces cerevisiae, Streptococcus...)

Bir bakterinin probiyotik etkisinden yararlanabilmemiz için  ilk olarak bağırsağa kadar canlı olarak ulaşabilmesi gereklidir. Dışarıda aldığımız bazı bakteriler mide de sindirilip yok olurken midenin asitli ortamına dirençli olanlar bağırsaklara kadar ulaşabilir.  Midedeki güçlü asitlere ve safra tuzlarına dayanıklı olup, bağırsak iç zarına yerleşip burada koloni oluşturabilen bakteriler ortama antimikrobiyal ürünlerini bırakabilirler. Probiyotikler geçici kolonizasyona neden oldukları için her gün düzenli olarak alınmalıdır.

Özellikle de şu şekilde bazı önemli problemlerden korunmak amacıyla düzenli olarak hergün kullanabiliriz:

* Enfeksiyon, besin zehirlenmesi veya antibiyotik kullanımı nedeniyle oluşan ishal tedavisinde,
* İdrar yolu enfeksiyonlarında,
* Maya enfeksiyonunun önlenmesi ve tedavisinde,
* İrritabl bağırsak sendromunda ve iltihabi bağırsak hastalıklarında,
* Egzamada,
* Mesane kanseri riskini azaltmada,
* Kolon kanserine karşı korunmada,
* Bağışıklık sistemin artırılmasında,
* Karaciğer hastalıklarında.

Vücut direncinin kırıldığı mevsim geçişlerinde ve özellikle sonbahar-kış aylarında bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla probiyotik içeren tabletlerden veya yoğurt gibi zengin probiyotik içeriğine sahip besinlerden yeterince tüketilmesi gerekir.

Probiyotiklerin tüketici sağlığı üzerindeki olumlu etkileri; laktoz intoleransını ortadan kaldırması, diyareyi tedavi etmesi, Helicobacter pylori enfeksiyonlarında yararının olması, crohn hastalığı, ülseratif kolitler, poşitis ve irritabl bağırsak sendromundaki sorunları azaltması, toksinlerin atılmasını sağlayıp vücut için yararlı bileşenler meydana getirdiklerinden dolayı antikanser etkisi diyebiliriz. Lactobacillus gibi probiyotik bakteriler; atopik dermatit ve gıda allerjisi olan hastalarda doğal bariyer mekanizmaları
uyarabildiği için tedavilerinde etkili olabilmektedirler.

Sabahları aç karnına alınması etkisi açısından daha yararlı olacaktır. Fazla probiyotik alınması da gaz, şişkinlik gibi rahatsızlıklar oluşturabileceği için günlük belli miktarlarda probiyotik alımını gerçekleştirip sağlığımızı korumak için düzenli olarak kullanımına devam edebiliriz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder