11 Aralık 2013 Çarşamba

GÜNEŞTEN KORUYUCU KREM SEÇİMİ
*Suya dayanıklı güneş losyonu olmalıdır.
*Geniş spektrumlu UVA/UVB güneş koruyucu yüz ve vücut losyonu kullanılmalıdır.
*Solunum yolu ve göz tahrişlerine neden olabilen sprey ve pudra türü güneş ürünlerinden kaçının.
*Güneşe çıkmadan 30 dk önce sürülmeli ve iyice kuruması beklenilmeli.
*Güneşte uzun süre kalacaksanız yüksek SPF tercih edilmeli
*Düşük koruma faktörlü kremler daha fazla bronzluk sağlarken, yüksek koruma faktörlüler daha az bronzluk oluştururlar.
KORTİKOSTEROİDLER
Kortizol; romatoid artrit, romatizmal ateş ve akut glomerulonefrit gibi  bazı hastalıklarla savaşta en önemli rolü oynar.

Alerjide de enflamasyon cevabını bloke ederek ölüme neden olabilecek şok tablosunu önler.

Vücudun bağışıklık düzeyi düşer;böylece önceden kontrol altına alınmış tüberküloz gibi bazı hastalıklar ağırlaşarak öldürücü karakter alabilir.

Öte yandan kortizol ve diğer glukokortikoidlerin bağışıklık sistemini suprese etmeleri doku transplantasyonlarında doku reddi cevabını önlemedeki başarıları bu tip durumlarda sıklıkla tercih edilen ilaçlar durumuna gelmelerine neden olmuştur.

Antienflamatuvar aktivitenin süresine göre kortizon, hidrokortizon, prednizon, prednizolon ve metilprednizolon kısa süreli aktivasyona sahip olanlar olarak kabul edilmektedir.Triamsilon orta süreli aktivasyona betametazon ve deksametazon ise uzun süreli aktiviteye sahip olanlardır.

KSD'lerin fizyolojik etkileri yaygın ve çok sayıdadır. Karbonhidrat,protein ve lipit metabolizması üzerine etkilidirler. Sıvı-elektrolit dengesini düzenleyip kardiyovasküler, immün sistem, böbrek, kas-iskelet sistemi, endokrin ve sinir sisteminin normal fonksiyonlarını devam ettirirler. İmmunsupresif ve antienflamatuar etkileri ise bu grup ilaçların farmakolojik ajan olarak kullanımında en önemli neden olarak görülmektedir.

Yüksek doz KSD'ler,inflamasyonun geç dönemindeki çeşitli büyüme faktörlerinin fibroblastlar üzerindeki mitojenik etkilerini ve bu hücrelerin proliferasyonunu önlerler. Dolayısıyla inflamasyon bölgesindeki onarımı ve yara iyileşmesini geciktirirler.

Enfeksiyon riski KSD tedavisinin süresine ve dozuna bağlı olarak değişir.Doğal olarak fizyolojik dozlar konakçının koruyucu metabolizmasını bozmaz.KSD'lerin gün içinde birden fazla uygulanımı, konakçının savunma mekanızmasını en fazla baskılamaktadır.Günlük sabah tek doz veya günaşırı uygulanımının daha az inhibitör etkiye neden olduğu bilinmektedir.

KSD tedavisinde dikkat edilmesi gereken noktalar:

Oral glukokortikoidler her gün verilmeyip gün aşırı uygulanabilir.

İlacın dozu tedavi için gerekli olan minimum dozda verilebilir.

İlaç hipofizden ACTH salgısının en fazla uyarıldığı sabah vakti verilmelidir.

1 ay veya daha uzun süre sistemik glukokortikoid tedavisinden sonra ilaç birden kesilmez,doz her basamakta 3-7 gün kalınmak suretiyle giderek azaltılır.

Prednizon tedavisinde 10mg/güne inilinceye kadar günlük doz nisbeten hızlı azaltılabilir.sonrasında ise haftada 1 mg azaltılarak ilaç kesilebilir.

Kronik otoimmün veya inflamatuvar hastalık nedeniyle KSD tedavisi uygulanan hastalarda;minör streslerde 25 mg, orta derecedekilerde 50-75 mg, majör streslerde ise 100-150 mg hidrokortizon veya eşdeğerlerinin en az 1-3 gün verilmesi önerilir.

Tedavide uzun etki süreli KSD kullanılmışsa, doz azaltımının başlangıcında eşdeğer kısa veya orta etki süreli bir ilaca geçilmesi uygun olmaktadır.Tedavi sonlandırıldıktan sonra adrenal korteksin KSD tedavisinden önceki normal fonksiyonuna dönmesi total doz ve uygulama süresi ile ilişkili olmakla birlikte,bazen bir yıldan uzun sürebilir.

İntraartiküler uyg: aynı ekleme uygulama aralıklarının 6 haftadan uzun olması önerilmektedir.

Triamsinolon heksasetonid: intraartiküler uygulamada en potent ilaç.

Sistemik tedavi:
1-Düşük doz tedavi:Prednizon 5-7,5 mg/gün dozlarda her gün uygulanır.romatoid artritte
2-Gün aşırı(alternan)uygulama:2 günde verilmesi gereken toplam doz, günaşırı sabahları tek seferde verilir.genellikle orta etki süreli ilaçlar tercih edilir.tedavinin atlandığı günlerde semptomlarda artma gözlenebilir ve daha ciddi hastalık tablolarında tedavi başarısız kalabilir.

Uygun kullanıldığında, kortikosteroid enflamasyon için değerli bir tedavidir,fakat steroidler uygun bir şekilde verilmezse, hastanın sağlığı riske atılmış olabilir.

Büyük sorunlardan biri de kortikosteroidlerin kullanımı hastalık belirtileri olan belli başlı semptomların ve işaretlerin baskılanabilmesi ve bu nedenle hastalığın keşfedilememesidir.

KSD kullanımı;cushing sendromuna ve hipotalamus, hipofiz ve adrenal supresyona neden olur.


Destekleyici antibiyotik kullanımı, bir enfeksiyon varlığında önerilir. Buna örnek olarak, perikoronel enfeksiyona sahip bir üçüncü molar çekiminden sonra glukokortikosteroid antibiyotikle kombine edilebilir.

3-Yüksek doz puşe uygulama: Çok yüksek dozlardaki glukokortikoidlerin(genellikle 1 g metil prednizolon) kısa bir zaman dilimi içinde(yaklaşık 30 dk) iv olarak uygulanmasıdır.Tedavi genellikle 3 gün sürer ve yaklaşık 6 hafta sonra tekrarlanabilir.böbrek transplantasyonu uygulanmış olan hastalarda,lupus nefriti,vaskülitler gibi hızlı seyirli immünolojik kaynaklı romatizmal hastalıklarda.

4-Düşük doz puşe uygulama: Özellikle aniden alevlenen romatoid artritte,düşük doz steroid alınımı sırasında kullanılır.

KSD'ler organ reddini önlemek için ömür boyu kullanılabildiği gibi uygun hastalarda sorun olmadığında ameliyatan sonraki 6 ay içinde kesilebilirler de. Kısa süreli ve yüksek dozlarda kullanımları rejeksiyon tedavisinde gerekir.
Kortikosteroid dozunuz kilonuza, tıbbi durumunuza ve transplantasyondan sonra geçen zamana göre hesaplanacaktır. Tabletleri öğünlerle birlikte alınız. Tabletleri, eğer günde bir kez alıyorsanız, sabahları kahvaltıda alınız.

Kortikosteroidlerin kısa süreli yan etkileri aşağıdakileri içerir :
•Enfeksiyona karşı artan yatkınlık, yara iyileşmesinde bozulmalar
•Ateş ve enfeksiyonun diğer belirtilerini baskılama
•Kan şekerinin artması
•Mutluluk halinden sinirlilik ve uykuya meğile kadar değişen ruh hali değişiklikleri
•Bazı hallerde depresyon

Diğer bağışıklığı baskılayıcı ilaçlarla kıyaslandığında kortikosteroidler bazı avantajlara sahiptir: kemik iliğini baskılamazlar, diğer ilaçlarla birleşim içinde kullanılabilirler ve nakledilen organ üzerine doğrudan zararlı etkileri yoktur.

9 Aralık 2013 Pazartesi

KİLO ALMAK İÇİN
Yeterince düzgün beslenmeye karşı zayıfsanız olası nedenler:
1-)  Tiroid hormonuyla alakalı bir probleminiz olabilir. Hipertiroidi denilen tiroid bezinin fazla çalışma durumu vücudunuzu 24 saat sürekliçalışmaya zorlar. Tıpkı tam kapasite çalışan bir fabrika gibi vücudunuz sürekli enerji harcar. Dolayısı ile siz ne kadar fazla besin tüketseniz, ne kadar yüksek kalorili besinler yeseniz de vücudunuz kilo alamaz. Peki bunun çözümü nedir? Hipertiroidi bir endokrin problemdir. Dolayısı ile iyi bir endokrin uzmanı gözetiminde tedavi edilmesi gerekir. Tedaviye ek olarak beslenme uzmanı kontrolünde uygulanacak beslenme programı da hastalığın seyri için son derece önemlidir.
2-)Gün içinde tükettiğiniz besinler gerçekten harcadığınız enerjiyi karşılamıyordur. Aslında siz karnınızı bir güzel doyuruyorsunuzdur ancak seçtiğiniz besinlerin kalorisi sizin enerji ihtiyacınızı karşılamıyordur.
3-)Yediklerinizi sizinle paylaşan parazitler olabilir, bunun için muhakkak en az 2 ortalama 3 kere parazit kontrolü yaptırmanız gereklidir, çünkü parazitlerin yumurtalama dönemini ilk tahlilde yakalayamayabilirisniz.
Önemli olan, kişinin niçin kilo alamadığını tespit edebilmektir. Bu problem tespit edildikten sonra beslenme planını düzenlemek ise uzmanın işidir.
*Kişinin mide kapasitesi düşünülerek öğünlerin miktarı belirlenmelidir.
*Daha düşük hacimde, daha yüksek kalorili besinler tüketilmelidir.
*Öğün araları açılarak, daha uzun aralıklarla beslenilmesisağlanmalıdır.
*Salata, çorba gibi hacim tutan, ancak kalorisi düşük besinlere daha az yer verilmelidir.
*Sebze yemeklerinde zeytinyağı, bulgur, pirinç, patates kullanılarakkalorisi artırılmalıdır.
*En çok destek alınabilecek besinler sütlü tatlılardır. Günde 1 kasesütlü tatlı günlük enerji alımına oldukça iyi bir katkı olacaktır.
*Kızartılmış ürünler, kola gibi gazlı içecekler, sofra şekeri, katı yağlarve bunun gibi sağlığa zararlı olabilecek yiyecekler, konu kilo alma isteği olsa bile uzak durulması gereken yiyeceklerdir.
*Balık yağı takviyesi bağışıklık sistemine güzel bir destek olurken iştahın biraz daha açılmasına destek olacaktır.
*Eksikliği var olan B12 vitamini, demir, çinko gibi mineral ve vitaminlerin desteği kilo alma sürecinde bağışıklığın iyi birer destekçisi olacaktır. Tabi unutulmaması gereken bu takviyelerin doktor kontrolünde alınıyor olmasıdır.
*Besinlerin miktarları hacim olarak fazla tutulmamalı, ancak kalorisi ve proteini yüksek yiyecekler hazırlanmalıdır.
*Genellikle üç temel öğün, iki ara öğün olarak yemekler planlanmalıdır.
*Haftada yarım Kg (500 gram) ağırlık kazanması için günlük 500 Kalori (kilokalori) ek alması gerekir. Ancak bazal metabolizması yüksek olanlara, normalin üstünde yükleme yapılmalıdır.
*Ortalama 4000-4500 Kal'lik yiyecek verilebilir.
*Karbonhidratlar rahatlıkla arttırılabilir. Karbonhidratların vücut ağırlığına dönüşmesi kolaydır.
*Yağlar, tokluk hissi verdiğinden ve fazlası bulantı, kusmaya yol açtığından diyette çok fazla arttırılamaz.
*B1 vitamini sindirime yardım ettiği için ve iştah uyardığından takviye olarak verilebilir.Ayrıca maltözü şeklinde de verilebilir.
*Sabah kahvaltılarında; yağ ve reçel sürülmüş ekmekler, tostlar, hamur işleri, tahin-pekmez gibi yiyecekler verilir.
* Çorbalar terbiyeli, koyu kıvamlı olmalıdır.
*Kek ve pastalara fındık, fıstık eklenmelidir.
*Öğün aralarında kuru meyveler, kuru yemişler önerilir.
*Salata yerine tatlılar, kompostalar verilmelidir.
*Çay yerine süt, meyve suyu, hamur tatlıları, çikolata verilebilir.
YÜKSEK KALORİLİ BESİNLER:
Çikolatalı Puding: Kan istediği protein ve mineralleri alır.
Peynir: 100 gramında 78 kalori
Yumurta: Günde 2 yumurta kadınların günlük protein ihtiyacının 4'te 1'ini, erkeklerin ise 5'te 1'ini karşılar. A, D, E ve B vitaminleri içeren yumurtadaki selenyum maddesi, bebeklerde sindirim sorunlarını çözer, yetişkinleri ise kansere karşı korur.
Dondurma: Günde 2 top vanilyalı dondurma yemek, vücudun günlük protein ihtiyacının yüzde 20'sini karşılar.
Salam: B vitamini, demir, sodyum ve potasyum içerir.
Meyve ve meyve suları: meyve ve meyve suları sağlıklı kilo almada yardımcı olabilir.  Sebzelerle kıyaslandığında meyveler daha fazla karbonhidrat içermektedir. Taze sıkılmış bir bardak portakal suyunda ortalama 160 kalori vardır. Ama bir portakaldan 60 kalori almış olursunuz. Bu nedenle meyveyi yemek yerine taze sıkılmış suyunu içmeniz daha fazla kalori almanızı sağlayacaktır.
Yüksek karbonhidratlı gıdalar: yüksek kalorili gıdalar listesinde yer alan makarna, tam tahıllı yiyecekler, patates, pilav gibi besinler komplex karbonhidrat ve nişasta içerdiğinden kilo aldırıcıdır. Örneğin bir porsiyon makarna yaklaşık 500-600 kaloridir.
Tereyağı: Doymuş yağ oranı yüksek tereyağı, peynir gibi gıdalar yüksek kalori diyetine eklenebilir.  Örneğin bir yemek kaşığı tereyağı 70 kaloridir.
Süt ürünleri: Süt, peynir gibi yüksek kalorili gıdalar aynı zamanda protein ve vitamin yönünden de zengindir. Aşırı zayıf kişiler için kahvaltıda yumurta gibi protein açısından zengin ürünleri, peynir ve tereyağ gibi yüksek kalorili besinlerle birleştirilebilir. Bir kase yoğurt yaklaşık 250 kaloridir.
Kuruyemişler: Fındık, fıstık, badem gibi kuruyemişler vücudunun yağ ihtiyacını doğal besinler ile giderilmesini sağlarken içerdikleri yüksek kalori ile kilo almaya yardımcı olurlar.
Çikolata: 100 gramı 500 kalori. Kan şekerini çok yükseltebileceğinden çok yenilmemelidir.

8 Aralık 2013 Pazar

VİTAMİN EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ

1-)Ağız Kenarında Çatlaklar
 Eksiklik: Demir, çinko, niasin(B3), riboflavin(B2), B12 gibi B vitaminleridir.
 Besinler: Kümes hayvanları, somon, ton balığı, yumurta, midye, güneşte kurutulmuş domates, pazı yaprağı, tahin, fıstık ve mercimek gibi baklagiller. Demirin emilimi, aynı zamanda enfeksiyonlara karşı mücadelede yardımcı olan C vitamini ile artmaktadır. Bu yemekleri brokoli, dolmalık kırmızı biber, karalahana ve karnıbahar gibi sebzelerle birleştirmek gerek.
2-)Yüzünüzde(ve bazen başka yerlerde) kırmızı, pullu bir kızarıklık ve saç dökülmesi
 Eksiklik: Saç vitamini olarak bilinen biotin(B7). Vücut;yağda çözünen vitaminleri depolayabilirken suda çözünen vitaminleri depolayamaz. Vücut geliştirenler!!!: çiğ yumurta yemek kişiyi korunmasız kılmaktadır.Çiğ yumurtada bulunan avidin proteini vücudun biotin emilimini engellemektedir.
 Besinler: Pişmiş yumurta(avidin pişince etkisini kaybeder), somon, avokado, mantar, karnıbahar, soya fasulyesi, kabuklu yemişlerden, ahududu ve muz yenilmesi gerek.
3-)Genelde yanaklarda, kollarda, kalça ve popoda sivilce benzeri kırmızı veya beyaz şişlikler
 Eksiklik: Zorunlu yağ asitleri ve A ve D vitamini.
 Besinler:   Doymuş yağ ve trans yağları azaltıp sağlıklı yağlar tüketmek. Daha fazla somon ve sardalya, ceviz ve badem gibi kabuklu yemişlerden ve keten tohumu, kenevir ve chia gibi çekirdeklerden yemeye çalışın. A vitamini için yeşil yapraklı sebzeler ve havuç, tatlı patates ve dolmalık kırmızı biber gibi renkli sebzelerden fazlaca yemeye çalışın.
4-) Ellerde, ayaklarda veya başka bölgelerde, karıncalanma, iğnelenme ve uyuşma
 Eksiklik: Folat (B9), B6 ve B12 gibi B vitaminleri
 Besinler:   Ispanak, kuşkonmaz, şeker pancarı, fasulye (benekli, kara, barbunya, kuru), yumurta, ahtapot, midye, deniztarağı, istiridye ve kümes hayvanları yemeye çalışın.
5-) Ayak parmaklarında, baldırlarda, ayak tabanında ve bacakların arkasında şiddetli kas krampları
 Eksiklik:  Magnezyum, kalsiyum ve potasyum eksikliği.Ve eğer ağır egzersizler yapıyorsanız, ağır terleme ile daha fazla mineral (ve suda çözünen B vitaminlerini) kaybedebilirsiniz.
 Besinler:  Daha fazla muz, badem, fındık, balkabağı, çilek benzeri meyveler, elma, greyfurt, brokoli, çin lahanası ve kara lahana, ıspanak ve karahindiba gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler yiyin.